Friday, November 19, 2010

Annemin web sitesini yayınladık:)

Evde hepbirlikte çalışmak güzel bir deneyim oldu.
Şimdi ailecek iş geliştirme üzerine çalışıyoruz.
Ziyaret etmek isterseniz;
http://www.ozgulyesilbas.com/

Monday, November 15, 2010

The Concert (2009)

29. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nin açılış filmi olan Paris'te Son Konser'i, 14 Kasım 2010 tarihinde izledim. Muhteşemdi. Sanırım birkaç kez daha seyredeceğim.

"Yönetmen Radu Mihaileanu, ülkemizde "Yaşam Treni" ve "Bir Şans Daha" adlı hafif dramlarıyla sinemaseverlerce biliniyor. Fransa'da gişe rekorları kıran "Paris'te Son Konser", melodramatik bir anlatımla yine aynı tarzı yakalıyor. Mihaileanu kimlik meselesini sorgularken bu kez mizahın dozunu artırıyor ve malzemeyi klasik müzikle harmanlıyor. 30 yıl önce, Bolşoy orkestrasının ünlü şefi Andrei Simoniovich Filipov, Yahudi müzisyenleri orkestrasında çalıştırdığı için kovulur. Şimdi ise Bolşoy’da sadece bir temizlikçidir. Bir gün tesadüfen, Chatelet Tiyatrosu’nun Bolşoy’u Paris’te çalması için davet ettiklerini öğrenir. Andrei, eski müzisyenlerini bir araya getirip Paris’te Bolşoy Orkestrası’nın yerine çalmaya karar verir. Solo keman sanatçısı olarak, Yahudi ve Roman olan eski müzisyenlerine genç virtüöz Anne-Marie Jacquet’in eşlik etmesini ister. Eğer hepsi de bu zor durumun üstesinden gelebilirse, bu çok özel konser onlar için bir zafer olacaktır."
Kaynakça: http://www.sinema.com/MediaPage.aspx?MediaID=103850&MediaType=172

Eat Pray Love



Filmi, 11.11.2010 tarihinde izledik. Bildiğimiz, hissettiğimiz, yorumladığımız şeyleri şimdi tekrar söylicem kusura bakmayın:) Tipik Amerikan yapımı, kendini her açıdan "kendi tarzıyla" iyi şekilde pazarlayan bir film (http://www.eatpraylove-movie.net/) , http://www.imdb.com/title/tt0879870/

Kendimizle ilgili çıkmazları çözmeye/anlamaya çalışırken, başka yerlerde aramaktansa, kendi içimize bakmalıyız. Aslında çok uzaklara gitmeye gerek yok ya da gitsek bile mesajları okumalıyız ya da okumayı denemeliyiz. Aklımızı ışık hızı kullanırken, kalbimizin pırıltılarını da unutmamalıyız...Yaşamdaki en önemli şey aslında "farkındaklık"

Keyifle Yemek Yediğimiz Yerler

Geçen yaz, arkadaşım sayesinde keyifle yemek yenilebilecek 3 yer keşfettim.
Birlikte yemek yemek, sohbet etmek güzeldi.

Arjantin Caddesi'nde Atar Sok. No:10 adresinde bulunan Sushico'da, Çin, Japon ve Tai mutfağını keşfetmek mükemmel bir duyguydu. Görsel şölen eşliğinde sunulan yemekler, mekanın atmosferi bizi bir an herşeyden uzaklaştırdı...


                                                         http://www.sushico.com.tr/


Japon çatal bıçağı:) ile yemek yemek çok alışık olmadığım birşey olduğu için, dürüstçe söylemek gerekirse, ilk başta zorlandım... 
 
Yolda Sushi yemeği sevip sevmeme konusunu anlık konuşurken, Sushico'ya gitme kararını  bir anda verdik. Genel olarak, yeni lezzetler keşfetmeyi sevdiğim için, önyargılı yaklaşmaktansa, denemeyi tercih ederimm. Hiç tereddüt etmeden.En güzeli...İyi ki yapmışız.




Emek 8. Cadde No: 189/A adresinde bulunan Orka Balıkevi. Daha önce Emek 8. Cadde taraflarında hiç yemek yememiştim. Butik, ufacık, temiz, aydınlık bir mekan. Çalışanları güleryüzlü. Her çeşit balığı rahatlıkla yiyebileceğiniz bir yer.



Özel bir günde, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 23 Nisan akşamı Yakamoz Diplomat Balık Lokantısı'na gittik. 250 kişilik kapasitesi olan, otopark problemi olmayan, Elmadağ manzaralı(akşam olduğu için görme şansımız olmadı) 40 yıllık balık lokantısında keyifle zamanın nasıl geçtiğini anlamadan yemek yedik. Klasik bir yer...Tavsiye edilir:) http://www.yakamozdiplomat.com/anasayfa.htm