Friday, August 16, 2019

Bazen

Bazen

Bir anda beyniniz çalışmamaya karar verir ve herşeyi unutursun. Beyninize format atmak gibi bir şey olmalı... Sıfırlamak...Sıfırlanmak... Beyninize bu sefer tekrar tekrar bilgi yüklemeniz imkansızdır artık...Sadece fiziksel olarak hayattasınızdır...o zaman daha iyi anlaşılır...neden hayatta olduğumuz...
Hayatımız aslında bir varmış...bir yokmuş gibi olabilir...

Bazen de...

Bir anda, minik bir kırlangıç yavrusu çatıdaki yuvasından yanlışlıkla düşer. Onun düştüğünü hiç kimse farketmez...Sonra bir insanoğlu çıkar der ki; "Bizim çatıdan bir kırlangıç yavrusu düştü, uçmaya başlayana kadar siz bakar mısınız?" Biz de "bakarız" dedik ve yavruyu bir gece biz de misafir ettik. Sabah olduğunda balkonun camını açtık ve minik yavrunun nasıl davranacağını gözlemledik. Sonra bir anda pır diye uçup, ait olduğu çatıya döndü. Adresini gerçekten biliyor muydu?

Hiç tahmin bile etmediğiniz bir anda, muhteşem bir varlığa sahip olursun; Şiir tadında...denizin ışıltısı tadında bir güzelliğe sahip olursun. Bir çocuğun olur. Şükredersin. Hayatı tekrar tekrar gözden geçirmeye başlarsın. Ondan önce ve ondan sonra hayatımda neler değişti diye sorarsın?  Bir çocuğun doğallığı, açıklığı,  naifliği, hiçbir şey bilmezliği ile hayatı tekrar algılarsın ve nasıl bir yaşam geçirdiğini düşünürsün. Büyük bir test olur. Örneğin şu an oğlum babasıyla tatile gitti. Ben de annemle beraberim. Oğlumuz yanımda yokken  kendimi tekrar gözden geçirmek ve hayatın kendine ait ipuçlarını gözden geçirmek hem kolay hem zor ama güzel.  Hayatta ikisi de var...Görebildiğim kadar hissedebildiğim kadar...

Bazen de bir kişi ile tanışırsın ve hayatın formatlanır. Sanki daha önceden kimseyle tanışmamışsın gibi...Beynin, vücudun başka türlü işler. Fabrika ayarlarını tekrar kontrol etmen gerekir ama onu bile yapamazsın. Bazen hayat bu şekilde de sıfırlanır ama çok uzun sürmez. Sürmesini istersin ama o an için "pause" düğmesine basılmıştır. Keşke tekrar kapını çalsa dersin. Kapının çalınıp çalınmaması artık belirsizdir. Ne zaman ne olacağı bilinmemektedir. Sadece akışta düşünürsün "Neden karşılaştık" acaba diye? Bu an herşey için geçerli olabilir. Bütün karşılaşmaların tılsımı olduğu kesin....

Yolda yürürken, yaralanmış bir kelebek görürsün. Acaba onu kurtarabilir miyim diye düşünürsün?
Kelebeği incitmeden tutarsın ve evin önündeki çiçeklerin üstüne yerleştirirsin. Sonra biyolog arkadaşın der ki "onu, pipetle ballı su içirebilirsin"  Kelebeğin kısacık yaşayacağını bile bile ona şırınga ile ballı su içirmeye çalışırsın ve gerçekten de kelebek içmeyi kabul eder ama çok zor olur çünkü onun bilmediği bir yöntemle yemek yedirmeye çalışıyorsundur....







No comments: