2000 yılından beri Bilişim Sektöründe eğitim, iş geliştirme, pazarlama konularında yer aldığım için dijitalleşmenin her alanımızı nasıl etkilendiği her açıdan az-çok algılayabiliyorum. Aşağıdaki görseli Canva'da sihirli içerik ile yaptım. Diijtalleşme ve yapay zekaya dair anahtar kelimeler yazdım ve karşıma bu görseller çıktı. Kendimce kolaj çalışması yaptım. Bu konuda algıladığım kadar "az teknik" uzun uzun yazmayı planlıyorum.
handeyesilbas
Notes of books read, exhibitions, forums, congress, films, concerts seen, music heard – anything that inspires. "Words fly away; written letters remain."
Friday, September 6, 2024
Bazen-Bölüm 2
Ufak adımlar yaşam akışını kendi çapında değiştirir mi?
Bloğumda, 2019 yılında kırlangıç ve kelebek ile ilgili yazdığım yazıyı okurken, 2024 yılının Ağustos ayında yaşadığım bir an aklıma geldi; Her şeyden uzak, arkadaşımla termosumuzu alıp parka gittik. Güvercinlere yem verirken, arkadaşımın yanına bir güvercin geldi ve usulca yanına yaklaştı, gözlerini kısarak, sessizce durmaya başladı. Belli ki bir sıkıntısı vardı. Önce tam anlayamadım(k).
Arkadaşım dedi ki: "Sanırım bir rahatsızlığı var"
Gerçekten de güvercinin bir problemi vardı. Arkadaşım güvercini çantasına aldı ve arabaya binip veterinerlik fakültesine gittik. Güvercinin sırt kısmında sorun vardı. Sonra bizi barınağa yönlendirdiler. Devamını anlatamıyorum üzgünüm.
İşin enteresan tarafı kanadı kırık kelebeğin hikayesini arkadaşıma anlatmıştım.
Yaşadığım Kente Dair
Yaşadığım kenti tanımak ve hikayesini bilmek beni daha çok derinleştiriyor. Aklıma ilk gelen soruyu sormak istiyorum; Işık hızı koştururken, çevreni veya mekanları gerçekten gözlemliyor musun? veya mekanları keşfederken gerçekten içerisinde bir an olsun kaybolabiliyor musun?
Ayrancım Gazetesi ile ilk karşılaştığımda içerik akışından çok etkilenmiştim çünkü yaşadığın kenti gerçekten hisseden kişilerin bir araya gelip ortak bir değer yaratması ve kente dair yazıp çizmesi beni etkilemişti. "Derinleşmekten" öte kentin farklı mekanlarını adımlarken, benim gibi hisseden arkadaşları bulmak ve gerçekten mekan(lara) dair sohbet edebilmek şansına erişmiştim. Sanırım yaşayarak öğrenmek bu olmalı diye düşündüm.
Aslında yazı yolculuğum ilk üniversite yıllarında başlamıştı. Bilkent News ekibinde kısa süreli bile olsa yer almıştım. İngilizce içerik çalışması yapmayı öğrendim ve ekibin bir parçası oldum. Fanzin bir derginin ufak tefek parçası oldum. Kendimce şiir yazdım;
Süreç
Uçsuz Buçaksız deniz parçacıklarının içerisinde
kocaman bir deniz
denizler hep farklıdır
derken
gökyüzünün rengi yağmura yansır
bu hep bilinir zaten
ama kimin umurunda
bilinir yerle göğün bir olduğu
bütünleşir bütün yoğunluğuyla
delicesine yer ile gök
birden ikisi de farkına varırlar
kendi güzelliklerinin...
Sonra yaşam akışında; İzgören Akademi eski ismiyle Academy International'da Kariyerin dergisinin ekibinde haber koordinatörü olarak yer almıştım. Yüce Bilgi Akademisi'nde e-dergi üzerine çalışma yapıp, ilk online dergimizi yayına almıştık.
Aşağıdaki yazılarımın hepsi ekip çalışmasının ürünüdür. Yazı yazmak için önce araştırma yapılır, içerik çalışması yapılır, öneriler ve tavsiyeler alınır, revize edilir ve yazı gerçekten hayat bulur.
https://ayrancim.org.tr/?p=11048
https://ayrancim.org.tr/?p=10907
https://ayrancim.org.tr/?p=10866
https://ayrancim.org.tr/?p=10711
Monday, July 13, 2020
Thursday, December 12, 2019
Friday, August 16, 2019
Bazen
Bir anda beyniniz çalışmamaya karar verir ve herşeyi unutursun. Beyninize format atmak gibi bir şey olmalı... Sıfırlamak...Sıfırlanmak... Beyninize bu sefer tekrar tekrar bilgi yüklemeniz imkansızdır artık...Sadece fiziksel olarak hayattasınızdır...o zaman daha iyi anlaşılır...neden hayatta olduğumuz...
Hayatımız aslında bir varmış...bir yokmuş gibi olabilir...
Bazen de...
Bir anda, minik bir kırlangıç yavrusu çatıdaki yuvasından yanlışlıkla düşer. Onun düştüğünü hiç kimse farketmez...Sonra bir insanoğlu çıkar der ki; "Bizim çatıdan bir kırlangıç yavrusu düştü, uçmaya başlayana kadar siz bakar mısınız?" Biz de "bakarız" dedik ve yavruyu bir gece biz de misafir ettik. Sabah olduğunda balkonun camını açtık ve minik yavrunun nasıl davranacağını gözlemledik. Sonra bir anda pır diye uçup, ait olduğu çatıya döndü. Adresini gerçekten biliyor muydu?
Hiç tahmin bile etmediğiniz bir anda, muhteşem bir varlığa sahip olursun; Şiir tadında...denizin ışıltısı tadında bir güzelliğe sahip olursun. Bir çocuğun olur. Şükredersin. Hayatı tekrar tekrar gözden geçirmeye başlarsın. Ondan önce ve ondan sonra hayatımda neler değişti diye sorarsın? Bir çocuğun doğallığı, açıklığı, naifliği, hiçbir şey bilmezliği ile hayatı tekrar algılarsın ve nasıl bir yaşam geçirdiğini düşünürsün. Büyük bir test olur. Örneğin şu an oğlum babasıyla tatile gitti. Ben de annemle beraberim. Oğlumuz yanımda yokken kendimi tekrar gözden geçirmek ve hayatın kendine ait ipuçlarını gözden geçirmek hem kolay hem zor ama güzel. Hayatta ikisi de var...Görebildiğim kadar hissedebildiğim kadar...
Bazen de bir kişi ile tanışırsın ve hayatın formatlanır. Sanki daha önceden kimseyle tanışmamışsın gibi...Beynin, vücudun başka türlü işler. Fabrika ayarlarını tekrar kontrol etmen gerekir ama onu bile yapamazsın. Bazen hayat bu şekilde de sıfırlanır ama çok uzun sürmez. Sürmesini istersin ama o an için "pause" düğmesine basılmıştır. Keşke tekrar kapını çalsa dersin. Kapının çalınıp çalınmaması artık belirsizdir. Ne zaman ne olacağı bilinmemektedir. Sadece akışta düşünürsün "Neden karşılaştık" acaba diye? Bu an herşey için geçerli olabilir. Bütün karşılaşmaların tılsımı olduğu kesin....
Yolda yürürken, yaralanmış bir kelebek görürsün. Acaba onu kurtarabilir miyim diye düşünürsün?
Kelebeği incitmeden tutarsın ve evin önündeki çiçeklerin üstüne yerleştirirsin. Sonra biyolog arkadaşın der ki "onu, pipetle ballı su içirebilirsin" Kelebeğin kısacık yaşayacağını bile bile ona şırınga ile ballı su içirmeye çalışırsın ve gerçekten de kelebek içmeyi kabul eder ama çok zor olur çünkü onun bilmediği bir yöntemle yemek yedirmeye çalışıyorsundur....

