Wednesday, August 18, 2010

Soul Kitchen



Yaklaşık üç hafta önce, bir pazar günü arkadaşımla Fatih Akın'ın Soul Kitchen filmini izledik. Zamanın nasıl geçtiğini anlamadan ve filmin nasıl sonuçlanacağını tahmin bile edemeyerek, merakla izledik, filmin kurgusuna ve içerik akışına hayran kaldık... Sonra netten film ile ilgili araştırma yaptık, müziklerini tekrar online dinledik.

Bakın Soul Kitchen'ın web sitesinde, http://www.soulkitchenfilm.com/, filmi nasıl ifade etmişler: "SOUL KITCHEN "aile olmanın" "dostlukların" "aşkın" "güven ve sadakatin" ne olacağı giderek kestirilemez hale gelen bir dünyada "yuva" denebilecek yeri korumak için verilen mücadelenin filmidir."

Hayata gelmek nasıl zorsa... başlı başına bir olaysa... hayatta kalmayı da başarmak, "kendince" önemsediğin değerlere sahip çıkmak ve onun için mücadele etmek de başlı başına bir iştir. Arkadaşım "cürümsüzdür" başlıklı yazısına eklediği alıntı bakın ne diyor: "....yaşamak soğuğun ortasındaki bir dağda buza saplanmiş küçük bir çiviye bağlı halatı tutmaktır. Onu bırakmak herşeyi hızlandırır ama aşağı yönde. İpe sıkıca tutunacaksın. Çünkü yaşamak direnmektir'' "....var olmak değildir yaşamak, var olduğuna ispat bulmaktır...."

Soul Kitchen filminde de dostlukların, aşkın, sadakatin ve güvenin, "yuva" kavramının kurgusal olarak ahenkli, heyecanlı ve şiirsel bir akışta aktarılması bizi derinleştirirken, Fatih Akın'ın yaşama dair ayrıntıcı bakış açısı, güçlü gözlemleri yanlız olmadığımızı bir kez daha bize gösterdi; Hamburg'da Soul Kitchen adlı restoranın sahibi genç Zinos, hem özel yaşamında hem de iş hayatında zorluklar yaşar; Kız arkadaşı işi gereği Şanghay'a taşınma kararı almıştır. Zinos'un iş yaşamı tamamen restouranta bağlı olduğu için, bu durum her iki tarafı da olumsuz etkilemekte, aynı zamanda restaurantta da işler aslında iyi gitmemektedir. Zinos kız arkadaşının veda yemeğine gittiği restaurantta, restaurantın şefiyle müşteri arasında çıkan kavga nedeniyle, restaurant yetkilisi şefi kovar. Kovulan şef Shayn ile tanışan Zinos, ona iş teklifinde bulunur. Bu anı neden anlatıyorum çünkü aslında Zinos'un yeni gurme şefi ile tanışması hayatını tamamen değiştirir...

Aslında, gurme şefi Shayn, genç restaurant sahibi Zinos'a, rutinleşen kalıplaşan hayatın bizleri nasıl robotlaştırdığını kendi yöntemiyle gösterir; Müşterilerin yeni gurme şefi, Shayn'ı, boykot ettiği sahne ve gurme sefinin olaya yaklaşımı, beden dili, yaptığı işi ne kadar ciddiye aldığını bir kez daha gözler önüne serer; Gurme şefi, Shayn, olmanın ona verdiği haz, onu yaşama güçlü bir şekilde bağlamaktadır. Neden derseniz? çünkü hayal edin; Ortaya çıkardığınız bir menü var ve restauranta yemek yemek için gelenlerin hiçbiri sipariş vermiyor...Bunun sonucu olarak, gurme şefi en sonunda müşterilere sorar: "Neden sipariş vermiyorsunuz?" der kızgın kızgın... Müşteriler de her zaman Soul Kitchen'da yemek istediklerini şeyleri yemek istediklerini söylerler. Aslında bu gerçek bizim kanımıza kadar işlemiştir; Kalıplaşmış ve tüketim odaklı bir toplum içerisinde yaşadığımızı ve baktığımızda her gün aslında benzer şeyler yediğimizi-öğüttüğümüzü, benzer yaşantılar içerisinde yok olup gittiğimizi gözler önüne sermektedir... Yeni tatlar denemek, yeni bakış açılarını yakalamak, yorumlayabilmek...çok mu kolay? çok mu zor?

Bazen yaşamda hiç tahmin bile etmediğimiz kişilere aşık olursunuz ve hiç tahmin bile etmediğiniz bir anda başınız dönüverir. İşte o anlardan birini, Fatih Akın esprili,duygusal boyutta kurgulamış; Hırsızlık konusunda mimli, Zinos'un kardeşi Moritz ve garson, Lucia ile yaşadığı tılsımlı aşk hikayesi; İki tezat ruh ve farklı dünyalara ait iki insan.....Soul Kitchen filmi sayesinde farklı kimliklere sahip iki ruhun birbirleriyle nasıl bütünleşebileceği bir kez daha ispatlanmış olur...

Yaşamı istediğimiz kalıplarda kurgulayıp, aşkı da bir "kalıba" koyup robotlaştırmanın imkansız olduğu gibi, herkesin de duygularını ifade etme şekli farklıdır diye düşünüyorum; Özellikle bir akşam Zinos, Moritz ve Lucia birlikte disko tarzı bir yere giderler...Lucia'nın müzik eşliğinde dans etmesine hayran kalan Moritz, müzik yapan çocukların yanına gider ve o aletlerin nasıl çalıştığını zekice sorar. Tabi ki doğal olarak olumlu bir cevap almaz ve kısa bir süre sonra mekana bir grup hırsız takımı gelir ve müzik aletlerini çalar:)

Restaurantın arka bölmelerinin birinde yaşayan, kirasını vermeyen/veremeyen, restaurantta pişen bütün yemekleri keyifle yiyen Tekne ustası Sokrates'in, Zinos'un kardeşinin kumar zaafı yüzünden restaurantı kaybetme eşine geldiği andaki desteği, paylaşımları hepimiz için mesaj olabilecek düzeydeydi.

Ayrıca, Fatih Akın, güçlü kamera açılarıyla, derinlikleriyle, özellikle mekan konusunda kendine has özellikleri olan yerleri seçmiş; Hamburg'da bir süre sonra kapanacak olan Mandarin Casino’su ve Astra Stube. Hamburg'un ilham şehri olduğu ve izbe bir yerdeki hangarı andıran mekânın bir anda harika bir gurme restorana dönüşmesi ve aynı yerde bir dans okulunun açılması kapitalin iki farklı dünyasını bir araya getirmekle birlikte hiç akla bile gelmeyecek bir başarının, güvenin, dayanışmanın varolabileceğini bizlere bir kez daha hatırlatıyor. Yaşamı sentezleyebilmek önemli…Bazen yaşadığımız mekanların zaman akışı içerisinde yok olup gideceğini kabullenmek istemeyip, onu kendimizde sonsuza kadar yaşatmak isteriz. Fatih Akın, bu kendine has özel mekanları Soul Kitchen sayesinde arşivledi...

Yaşamı tekrar tekrar sentezleyebilmek, yorumlayabilmek, kendi yol haritanı kurgulayabilmek en büyük mücade olmalı... Yaşamda ortak kelimeleri paylaşabileceğimiz insanları bulmak,aşkı yakalamak, aile kurabilmek önemli...
Ortak kelimeleri yakaladıklarımızlada bir anda aile oluverdiğimiz gerçeği de gözardı edilemez çünkü ruhlarımız bütünleşiyor...

Özellikle, Soul Kitchen'dan bahsederken, karakter bazlı düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istedim. Mekanın kurgusuyla başarılı bir şekilde bütünleşen karakterler beni gerçekten çok etkiledi.Her karakterin, tıpkı bizler gibi, yaşama dair derin mesajları vardı. Umarım siz de filmi izleyince bu tılsımlı atmosferin içerisinde bir yolculuk yaparsınız...

Yaşamı rutinleştirerek yaşadığımızda aslında ruhumuzu kaybetmeye başlıyoruz. Onun için yaşama dair önemsediğimiz tılsımlara dair mücadele etmeliyiz...

4 comments:

Unknown said...

Handecim, ne guzel yazmissin. Eline ve yuregine saglik.
Attila

Hande Yesilbas said...

Attila Bey, ilginiz ve yorumunuz için teşekkür ederim. Sevgiyle, Hande

Kaan said...

hemen izleyesim var ....tebrikler..beynine yuregine sag'lik.

Hande Yesilbas said...

Kaan teşekkür ederim. Sevgiyle,